Hepimiz, zaman zaman endişeleniriz. Olabilecek olaylar konusunda kaygı duyabiliriz. Hatta bunlara bağlı olarak uyku ve iştahımızda bozulmalar meydana gelebilir. Yaygın anksiyete bozukluğu olanlar ise, normal yaşam rutinlerini bozacak kadar olumsuz etkileri olan fiziksel belirtiler deneyimlerler. Bu belirtiler huzursuzluk, yorgunluk, dikkati toplama sorunları, sinirlilik, kas gerginliği ve uykusuzluktur. Ayrıca bu kişiler sağlık, ekonomik sorunlar, ilişkilerde sorunlar ve işyerinde sorunlar gibi çeşitli olaylar konusunda kaygıları olduğu gibi, bu kaygıları kontrol etmekte de yaşarlar. Yaygın anksiyete bozukluğu olanların çoğu, kaygılarının "kontrol edilemez" nitelikte olduğuna ve bunların, kendilerini hasta edeceği ya da delirteceğine inanırlar.
Yaygın Anksiyete Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Yaygın anksiyete bozukluğunun bir nedeni kalıtsal olabilir. İnsanların bu soruna yatkın olmasına neden olan diğer özellikler arasında, sinirlilik, depresyon ve engellenme hissi gösterilebilir. Yaygın anksiyete bozukluğu olanların yakın geçmişinde, olmayanlara göre daha fazla kişilerarası çatışma, iş değişikliği, ayrılık, ilişki bozulmaları bildirmektedirler. Yaygın anksiyete bozukluğu olanlar kendilerinde günlük yaşam sorunlarını çözme becerisi görmezler ve sorun çözmekten korktukları için çevresindekiler ile sorun yaşamaktan ise kendileri içinde daha sık çatışma yaşarlar.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Olan Kişi Nasıl Düşünür?
Yaygın anksiyete bozukluğu olanlar, çoğu zaman, kötü bir şeyler olacağı endişesi taşırlar. Hatta başkasına hiç risk yok gibi gelen durumlarda bile başlarına bir felaket gelmesini bekleyebilirler. Hep en kötüsüne hazırlıklı olmak isterler. Kendi duygularından bıkarlar ve deneyimledikleri hislerden yorulurlar.
“Ya olursa-“ diye düşünürler. Kendilerini rahatlatan cümleleri kendilerine söyleseler bile akıllarına bu gelir. Bekledikleri olay olumlu sonuçlanmış olsa bile ilerde de olumlu olacağının garantisini görmezler ve tekrar kaygılanırlar.
Genel olarak, işyerlerindeki, okullarındaki ya da kişilerarası ilişkilerindeki gelecekleri hakkında endişelenmeye meyillidirler. Başarısız olma düşüncesi, terk edilecekleri düşüncesi, çevresindekilere ya da kendisine bir şey olacağı düşüncesindedirler.
Tüm bunlara ek olarak, kaygılı kişiler kendi hayatları hakkında endişelenmeyi bırakmayı başardıkları anlarda bile bir daha ne zaman kaygılanacaklarını düşünerek tekrar kaygılanırlar. Buna da beklenti anksiyetesi denir. Kaygılı oldukları an o kadar zorlayıcıdır ki, tekrar yaşamaktan korkarlar ve tüm kaygılara ek olarak bunun için de kaygılanmaya başlarlar.
Bilişsel-Davranışçı Terapi Nasıl Yardım Eder?
BDT, kaygıyı tanımlamanız, kaygının yarar ve zararlarını öğrenmeniz, işlevsel ve işlevsel olmayan kaygıyı tanımanız konularında sizlere yardımcı olur. Terapistler, kaygı ile başa çıkmanızda, kaygıyı ertelemenizde, kaygılandığınız zaman yapmaktan kaçındığınız ya da yaptığınız olumsuz davranışlarınızı değiştirmede sizlere destek olurlar. Ek olarak, doğru nefes almak, kas gevşetme, zaman yönetimi ve uyku konusunda da yardım ederler.
Terapist, kaygılarınız ve kaygınıza bağlı düşünce ve davranışlarınız hakkında daha sağlıklı bir bakış açısı edinmenize olanak sağlar.
Uygun görülen ilaç tedavisi, bilişsel-davranışçı terapi ve danışanın da uyumu ve çabası ile kaygı bozukluğunun üstesinden gelinmekte ve olumsuz etkiler azaltılmaktadır.
Uzman Klinik Psikolog Nida Boğa
Tüm Hakları Saklıdır ©2020 Design & Developed by Mrc Digital İnteractive